İmdat TÜRKAY Gelir İdaresi Grup Başkanı |
ÖZET
Beyan esasına dayanan Türk Vergi Sisteminde gerek yıl içinde tevkif suretiyle kesilen vergilerin ve ödenen geçici verginin yıllık beyannamede mahsubu sonrasında kalan tutarın iadesi, gerek katma değer vergisinden kaynaklanan iadeler, gerek vergi hatalarından kaynaklanan iadeler, gerekse vergi kanunlarındaki teşvik ve istisnalardan dolayı mükelleflere iade edilecek vergi çıkması durumunda; mükelleflerin vergi dairesinden olan bu alacaklarını mevcut vergi ve ceza borçlarına ve diğer amme borçlarına ya da ithalat sırasında alınan vergilere ve sigorta prim borçları gibi diğer kamu kurumlarına olan borçlarına mahsubunu talep etme hakları bulunmaktadır. Mükelleflerin şayet vergi idaresine veya diğer kamu kurumlarına herhangi bir borcunun olmaması durumunda ise bu alacaklar mükelleflere nakden iade edilmektedir.
Anahtar Kelimeler: İade Doğuran İşlemler, Gelir/Kurumlar Vergisinde İade, KDV’de İade, Vergi Borçlarına Mahsup, İthalde Alınan Vergilere Mahsup, Sigorta Prim Borcuna Mahsup.
GİRİŞ
Mükelleflerin yapmış oldukları beyanları sonucunda tahakkuk eden vergileri süresinde ödememeleri sonucunda veya yapılan inceleme ya da diğer sebeplerle haklarında yapılan cezalı tarhiyat sonucunda tahakkuk eden vergi ve vergi cezaları süresinde ödenmediğinde vergi/ceza borçları oluşmaktadır. Yani mükellefin vergi/ceza borcu oluşması nasıl doğal bir süreç ise vergi kanunlarından kaynaklanan sebeplerle bazen de mükelleflerin vergi iade alacakları söz konusu olmaktadır.
İşte mükelleflerin bağlı oldukları vergi dairesinden olan iade alacaklarının, yine mükelleflerin vergi dairesindeki borçlarına, SGK’ya olan sigorta prim borçlarına, gümrükte alınan vergilere veya diğer borçlarına mahsup edilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Çünkü yasal düzenlemelere göre, mükellefin kamuya borcu varken vergi dairesinden olan bir iade alacağını hemen banka hesabına aktarmak mümkün değildir.Mükelleflerin vergi dairesinden olan iade alacaklarını mahsup edebilecekleri borçları şöyle sınıflandırmak mümkün bulunmaktadır.
- Gelir ve kurumlar vergisi yönünden tevkif yoluyla kesilen verginin beyannamede mahsubundan sonra kalan tutarın iadesinde mahsup edilebilecek borçlar,
- Mükelleflerin KDV iade alacaklarının mahsup edilebileceği borçlar,
- Yıl içinde ödenen geçici verginin yıllık beyannamede mahsubu sonrasında kalan tutarın iadesinde mahsup edilebilecek borçlar,
- Vergi hatalarından kaynaklanan iadelerin mahsup edilebileceği borçlar,
- Mükelleflerin nakden iade aşamasına gelen alacaklarının 6183 sayılı AATUHK göre mahsup edilebileceği borçlar.
Mükelleflerin vergi dairesinden olan iade alacaklarını mahsup edebileceği borçlar kapsamına; mükelleflerin vergi dairelerince takip edilen tüm vergi ve ceza borçları, SGK’ya olan sigorta primi ve diğer borçları, gümrük idaresince ithalde alınan vergiler ve üçüncü kişilerin vergi borçları girmekte olup iadenin doğduğu düzenlemeye göre, iade alacağının mahsup edileceği borçlar belirlenmektedir.
Çalışmada da görüleceği üzere, devletin vatandaşlarından aldığı paranın iade süreci o kadar hızlı olmamakta öncelikle mahsuben iadesi gereken bir kamu alacağı varsa onlar tahsil edilmekte ve hak sahibinin devlete hiçbir borcunun olmaması hâlinde ise nakden iade yapılmaktadır. Bunların dışında, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin yapmış oldukları ihaleler kapsamında mal ve hizmet satın aldıkları firmalara yapacakları ödemelerde hak sahibinin vadesi geçmiş vergi borcuna mahsup işlemleri söz konu olmaktadır.
1. Gelir ve Kurumlar Vergisinden Kaynaklanan İade Alacaklarının Mükelleflerin Borçlarına Mahsubu
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu(“KVK”)’na göre mükelleflerden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergiler yıllık beyannamede hesaplanan vergiden mahsup edilmekte ve kalan tutar ödenecek vergi olarak tahakkuk ettirilmekte olup yıl içinde kesilen vergilerin hesaplanan vergiden fazla olması durumunda ise bu tutar belli şartla çerçevesinde mükellefe mahsuben ve/veya nakden iade edilmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergi Tevkifatının Mahsubu” başlıklı 121. maddesinde, yıllık gelir vergisi beyannamesinde gösterilen gelire dâhil kazanç ve iratlardan Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesine göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın gelir vergisinden fazla olması hâlinde aradaki farkın Gelir İdaresi tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde mükelleflere ret ve iade edileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan KVK’nın 34. maddesine göre, kurumlar vergisi beyannamesinde yurt içinde kesilen vergilerin mahsubu mümkün bulunmaktadır. Buna göre, kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilen kazançlardan, KVK’nun 15. maddesinin birinci fıkrasına ve 30. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre kaynağında kesilmiş olan vergiler (hayat sigorta şirketlerinde matematik karşılıkların yatırıma yönlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar üzerinden yapılan kesintiler dâhil), beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilmektedir.
Tevkif yoluyla kesilen vergiler ve geçici verginin mahsuben veya nakden iadesi ile gelir ve kurumlar vergisi ile ilgili vergi hatalarından kaynaklanan mahsup ve iade işlemlerine ilişkin açıklamalara, 315 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’yle değişik 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer verilmiştir. Beyana konu kazanç ve iratlardan Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre yıl içinde tevkif suretiyle kesilmiş bulunan vergiler, beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmektedir. Mahsubu yapılan miktarın gelir veya kurumlar vergisinden fazla olması hâlinde de aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilmekte ve mükellefin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı üzerine mükellefe talebine göre mahsuben veya nakden iade edilmektedir.
Yıl içinde tevkif suretiyle kesilen vergiler; öncelikle ilgili beyanname üzerinden hesaplanan vergiye mahsup edilmekte, mahsuptan sonra kalan tutarın bulunması durumunda ise diğer vergi borçlarına mahsuben iade talep edilmekte, borç yoksa da nakden iade talep edilmektedir. Mahsuben iade işlemi, aranan tüm belgelerin tamamlanması koşuluyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla yapılmaktadır. İkmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlarda ise mahsup işlemi, mahsup talebine ilişkin dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih itibarıyla yapılmaktadır.
Yıllık beyanname ile beyan edilen gelir veya kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergilerin mahsup işleminin yapılabilmesi için tevkif yoluyla kesilen verginin beyannameye dâhil edilen gelir veya kazanca ilişkin olması gerekmektedir. Mükelleflerin, tevkif yoluyla kesilen vergilerin, yıllık gelir veya kurumlar vergisinden mahsubunda kendilerinden yapılan vergi tevkifatı ile ilgili olarak kesintiyi yapan vergi sorumlularının adı-soyadı veya unvanını, vergi kimlik numaralarını, kesintiye esas alınan brüt tutarları, kesilen vergileri ve kesinti yapılan dönemleri içeren bilgileri beyannameleri ekinde yer alan “Kesinti yoluyla ödenen vergilere ilişkin liste”de göstermeleri gerekmektedir.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat istenmeden yerine getirilmektedir. Diğer vergi borçlarına mahsuben iade talebinde, tevkifatları gösterir tabloya ek olarak, mahsuben iade talep dilekçesinin verilmesi gerekmektedir. Bunun için mahsup talebinin 429 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan iade talep dilekçesi (1A) ile yapılması gerekmektedir. Mahsuba ilişkin iade talep dilekçesinin (1A) verilmiş olması kaydıyla, mükelleflerin vergi borçlarına ilişkin mahsup talepleri yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilmektedir.
Yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin kanuni süresinde verilmemesi ya da sair nedenlerle ikmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlar üzerine tahakkuk eden vergiler ile ilgili olarak daha önce tevkif yoluyla kesilen vergiler öncelikle tarhiyat aşamasında vergi dairesince dikkate alınmaktadır. Bu mahsuplar sonunda kalan kısım talep edilmesi hâlinde diğer vergi borçlarına mahsup edilmektedir. Bu durumda mahsup talepleri iade talep dilekçesinin (1A) eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarihten itibaren hüküm ifade etmekte ve bu tarihten itibaren mükelleflerin mahsubunu talep ettikleri vergi borçları için gecikme zammı uygulanmamaktadır.
Mükellefler isterlerse ortağı bulundukları adi ortaklık, kollektif şirketler veya iş ortaklıklarının müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına da mahsuben iade talebinde bulunabilirler. Bu taleplerin yerine getirilebilmesi için iade alacaklısı mükellefin muaccel hâle gelmiş (vadesinin dolması ile birlikte istenebilir aşamaya gelmiş) vergi borcunun bulunmaması ve mahsup dilekçesinde adi ortaklık, kollektif şirket veya iş ortaklığının hangi dönem borçları için mahsup talep edildiğinin belirtilmesi gerekir. Mahsup talebine ilişkin iade talep dilekçesinin (1A) vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih esas alınır.
Mükellefin muaccel hâle gelmiş vergi borcunun bulunmaması hâlinde, iade alacağının sonraki dönemlerde muaccel hâle gelecek vergi borçlarına mahsubu da mümkündür. Bu takdirde mahsup talebi sonraki dönemlerde doğacak verginin tahakkuku ile hüküm ifade edecektir. Mahsup taleplerinin yerine getirilmesinde, Vergi Usul Kanunu’nun 114 ve 126’ncı maddelerinde yer alan zamanaşımı hükümleri göz önünde bulundurulur. Mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisi iade alacakları, talepleri üzerine;
- Kendilerinin tüm vergi borçlarına (gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, geçici vergi, gelir vergisi stopajı, motorlu taşıtlar vergisi, damga vergisi, harçlar vb),
- Muaccel hâle gelmiş bir vergi borcu bulunmaması durumunda da 213 sayılı VUK’un 114 ve 126’ncı maddeleri uyarınca hesaplanan zamanaşımı süresi içerisinde tahakkuk edecek/ödenecek vergi borçlarına,
- Ortağı bulundukları adi ortaklık ve kollektif şirketler ile iş ortaklıklarının müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına
mahsup edilebilir.
Ancak söz konusu iade alacaklarının mükellefin vergi borcu dışındaki SGK, idari para cezaları vb. gibi borçlarına mahsubu yapılamamaktadır. Tahsil edildikten sonra kanuni sebeplerle nakden iadesi gereken alacaklara yönelik 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 23’üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88’inci maddesinin on altıncı fıkrasında düzenlemelere yer verilmiş olup konuyla ilgili olarak ayrıntılı açıklamalara Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği’nin birinci kısım, ikinci bölümünde yer verilmiştir.
Buna göre, tahsil edildikten sonra kanuni sebeplerle nakden reddi icabeden alacaklara ilişkin reddiyatın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı tahsil dairelerince yapılacağı hâllerde, mükelleflerin talebinin olup olmadığına bakılmaksızın;
- Öncelikle borçlunun tüm vergi dairelerine olan muaccel borçlarına mahsup yapılması,
- Mahsup sonrası kalan bir tutarın bulunması hâlinde bu tutarın, borçlunun alacaklı amme idaresi olan Devletin gümrük mevzuatından doğan amme alacaklarını takiple görevli Ticaret Bakanlığı’na bağlı tahsil dairelerine bulunan muaccel borçlarına mahsup edilmesi,
- Bu mahsup sonrasında da iadesi gereken bir tutarın bulunması hâlinde borçlunun Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) olan ve 6183 sayılı Kanun’a göre takip edilen muaccel prim ve diğer borçlarına ödenmek üzere SGK’ya aktarılması,
gerekmektedir.
Ayrıca reddiyata konu alacağa ilişkin devir, temlik, el değiştirme ve haciz işlemleri 6183 sayılı Kanun’un 23’üncü ve 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddelerinin hükümleri uygulandıktan sonra ve nakden iadeye konu bir tutarın bulunması hâlinde hüküm ifade edecektir. Yukarıda bahsedilen borçların bulunmaması veya söz konusu borçlara mahsuptan sonra kalan bir tutar bulunması hâlinde, bu tutarın mükellefe iadesi ya da mükellefin talebine bağlı olarak üçüncü kişilerin vergi borçlarına mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan tevkif yoluyla kesilen vergilerin mahsubu sonrasında kalan bir tutarın bulunması ve mükellefin mahsuben iade talebinin dışında nakden iade talebinin olması durumunda gerekli şartlar ve esaslar için 315 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile değişik 252 Seri No.lu Genel Tebliği’nde yer alan nakden iade işlemlerine göre hareket edilmesi gerekmektedir.
2. Geçici Verginin Yıllık Beyannamede Mahsubu Sonrasında Kalan Tutarın Diğer Vergi Borçlarına Mahsuben İadesi
Geçici vergi ödemek zorunda olan mükellefler, üçer aylık dönemler hâlinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergiyi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edebilmektedirler. Mahsup sonrası kalan geçici vergi, mükellefin talebi üzerine diğer vergi borçlarına mahsup edilir, bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı da o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi hâlinde mükellefe red ve iade edilmektedir. Ancak mükelleflerin ilgili vergilendirme dönemine ilişkin olarak ödemiş oldukları geçici vergilerin, yıllık beyannamenin ilgili tablosuna/satırına yazılmış olması mükellef tarafından yapılmış yazılı iade talebi yerine geçeceğinden ayrıca yazılı olarak iade talebinde bulunmaları gerekmemektedir.
Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilmektedir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için, tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş olması gerekmektedir. Geçici vergi dönemleri itibarıyla tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş bulunan geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir.
Mükelleflerin yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden, ilk önce ilgili yıl içinde tevkif suretiyle ödemiş oldukları vergiler mahsup edilmekte, sonrasında ise mükelleflerin ödemiş oldukları geçici vergiler mahsup edilmektedir. Ödenen ve mahsubu talep edilen geçici vergi tutarının, ilgili olduğu döneme ilişkin olarak verilen yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden tevkif suretiyle ödenen vergilerin mahsubundan sonra kalan tutardan fazla olması hâlinde, mahsup edilemeyen geçici vergi tutarı mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi hükmü uyarınca, mahsup işleminin yapılabilmesi için yazılı başvuru şartı aranmaz. Söz konusu mahsup işlemi 6183 sayılı Kanun’un 47’nci maddesi hükmü de dikkate alınarak ilgili vergi dairesince re’sen yapılır. Mahsup işlemi yıllık beyannamenin verildiği tarih esas alınarak yerine getirilir. Mahsubu yapılacak vergi borçları için vade tarihinden, yıllık beyannamenin verildiği tarihe kadar gecikme zammı uygulanır. Dolayısıyla bu tarihten sonra söz konusu vergi borçları için gecikme zammı uygulanmaz. Geçici verginin gerek mahsuben gerekse nakden iadesinde herhangi bir tutar sınırlaması olmayıp geçici verginin ödenmiş olması yeterlidir. Geçici vergiye ilişkin iade taleplerinde teminat ve inceleme raporu aranmaz. Öte yandan, yıllık beyannamenin ilgili tablosunda/satırında gösterilmeyen geçici verginin mahsuben veya nakden iade edilebilmesi için o yılın sonuna kadar 429 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan iade talep dilekçesi (1B)’nin verilmesi gerekir.
Nakden iadesi gereken geçici vergi alacağı belirlenen esaslar çerçevesinde red ve iade edilir. İlgili dönemler hâlinde hesaplanan geçici vergiden varsa o hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkif edilmiş vergiler mahsup edilmekte, mahsuptan sonra kalan tutar o dönem için ödenmesi gereken geçici vergi olmaktadır. Yıllık beyannamenin vergi bildirimi tablosunda yer alan geçici vergiye ilişkin satırda, beyannamenin ilgili olduğu geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi tutarı gösterilir. Yıllık beyannamenin vergi bildirimi tablosunun kesinti yoluyla ödenen vergiler satırında ise, o yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergilerin tamamı (geçici vergiden mahsubu yapılan tevkifat tutarları dâhil) gösterilir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden, geçici vergi tutarı ile yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergilerin tamamı mahsup edilir, kalan tutar ise mükellefe red ve iade edilir.
3. Katma Değer Vergisinden Kaynaklanan İade Alacaklarının Mükelleflerin Borçlarına Mahsubu
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’na göre mükelleflerin yaptıkları işlemlerden bazılarında KDV iadesi yapılması mümkün bulunmaktadır. Bu iade hakkı, işlemin üzerinden KDV tahsil edilmemesi ve tahsil edilmeyen bu KDV’nin indirim yoluyla telafi edilememesinden kaynaklanmaktadır. KDV Kanunu’na göre iade hakkı doğuran işlemler şöyledir:
- Tam istisna kapsamındaki işlemler(KDV Kanunu’nun 32’nci maddesine göre; 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddesinin 4/s bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan tam istisna kapsamındaki işlemler (ihracat işlemleri, deniz, hava ve demir yolu taşıma araç ve tesislerin teslimi, transit taşımacılık, diplomatik istisna kapsamındaki işlemler) ve geçici bazı maddelerde yer alan istisnalar kapsamındaki işlemler).
- 29/2’nci maddesinde belirtilen Cumhurbaşkanı Kararıyla vergi nispeti indirilen mal ve hizmetlere ilişkin işlemler.
- 9/1’inci maddesi kapsamında vergi sorumluları tarafından yapılan kısmi tevkifattan kaynaklanan işlemler.
- KDV Kanununun uygulanması sırasında fazla ve yersiz KDV ödenmesi sonucunu doğuran işlemler.
KDV iade uygulamasına ilişkin usul ve esaslar, KDV Genel Uygulama Tebliği’nin ilgili bölümlerinde açıklanmıştır. Mahsuben iade talebinin gerçekleştirilebilmesi için iade talep dilekçesinin süresinde verilmesi, iadeye ilişkin KDV Genel Uygulama Tebliği’nin ilgili bölümlerinde sayılan belgelerin eksiksiz ibraz edilmesi, herhangi bir eksiklik tespiti durumunda eksikliğin süresinde giderilmesi vb. hususların yerine getirilmesi gerekmektedir. Mükelleflerin mahsuben iadeye hak kazanması hâlinde; kendilerinin, ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve adi komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların);
- Vergi dairelerince takip edilen amme alacaklarına,
- İthalde alınan vergilere,
- SGK prim borçlarına,
KDV iade alacağının mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır. KDV Kanunu’nun 36’ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince KDV iade alacağı, ÖTV Kanunu’ndan doğan borçlara (ÖTV’ye tabi olan malların indirimli oran uygulanmak suretiyle tesliminden kaynaklanan KDV iade alacağının, bu mallara ilişkin ÖTV borçlarına mahsuben iadesi hariç) mahsup edilemez. İade alacağının, vergi dairelerine olan bütün borçlara (Devlete ait olup vergi dairelerince takip edilen tüm amme alacaklarına) mahsubu suretiyle iadesi talep edilebilir. Vergi dairelerine olan borçlara mahsup talebi, gerekli bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden 10 gün içinde tamamlanır. Emlak vergisi borcu, belediyelerce takip edildiğinden KDV iade alacağının bu borca mahsup talep edilmesi mümkün değildir.
KDV iade alacağının ithalde alınan vergilere mahsubu için, ilgili gümrük idaresinden mükellefin vergi dairesine hitaben yazılan ve ithalde alınan vergiler ile varsa gecikme faizi, zam ve ceza tutarları ile ödemenin yapılacağı gümrük muhasebe birimi ve hesap numarasını belirten bir yazının alınması gerekmektedir. Mahsup tutarını gösteren muhasebe işlem fişi talep tarihinden itibaren 10 gün içinde ilgili gümrük muhasebe birimine gönderilir.
KDV iade alacağının, SGK’ya olan borçlara (sosyal sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası borçları ile bunların ferilerine) mahsubu da mümkündür. Bu talep, mükellefin SGK’dan alıp mahsup dilekçesine ekleyeceği, mahsubu talep edilecek prim borçlarını ve varsa gecikme zammı ve cezası tutarlarını gösteren belgeye göre değerlendirilir. Cari dönem borçlarına ilişkin mahsup taleplerinde söz konusu belge aranmaz. Söz konusu belgeye prim alacaklısı SGK şubesinin banka hesap numarası da yazılır. Mahsup edilecek prim borcu tutarları mükellefin vergi dairesince ilgili şubenin banka hesap numarasına gönderilir. Bu şubelerdeki prim borcu, vergi iadesi talep eden mükellefin kurumdan getirdiği belgelerin tesliminden sonra, ödeme veya diğer nedenlerle vergi dairelerince gönderilen tutara göre azalmışsa, prim borcu tutarından arta kalan kısım ilgili SGK şubesi tarafından vergi dairesine iade edilir. Arta kalan tutarın prim borçlusuna iadesi veya ileride doğacak prim borçlarına mahsup edilmek üzere SGK şubesinde bekletilmesi mümkün değildir.
SGK prim borçlarının tahsilinde de 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulandığından, vergi dairesince bu işlemlerin gerçekleştirildiği tarihte prim borcunun vadesinin geçmiş olması hâlinde, borcun vade tarihi ile SGK’ya ödemenin yapıldığı tarihler arasında gecikme zammı uygulanır. KDV iade alacaklarının SGK prim borçlarına mahsubunu isteyen mükelleflerin mahsup dilekçesi ve iade talebinde aranan belgeleri verilmesi mümkün olan en erken tarihte, fakat en geç KDV beyannamelerinin verildiği ayın son gününe kadar vergi dairelerine intikal ettirmeleri gerekmektedir.
İndirimli orana tabi işlemlerde yukarıda bahsi geçen borçlara ilave olarak mükelleflerin indirimli orana tabi işlemlerden doğan iade alacaklarının, (%51) veya daha fazla hissesi kamuya ait kuruluşlardan temin ettikleri elektrik ve doğalgaz borçları ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri elektrik, su, doğalgaz, internet hizmetleri, altyapı katılım payları ve aidatlara ilişkin borçlarına mahsubu da mümkündür.
Tahsil edildikten sonra kanuni sebeplerle nakden iadesi gereken alacaklara yönelik 6183 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88’inci maddesinin on altıncı fıkrasında düzenlemelere yer verilmiş olup konuyla ilgili olarak ayrıntılı açıklamalara Seri: A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliği’nin birinci kısım, ikinci bölümünde yer verilmiştir. Buna göre, tahsil edildikten sonra kanuni sebeplerle nakden reddi icabeden alacaklara ilişkin reddiyatın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı tahsil dairelerince yapılacağı hâllerde, mükelleflerin talebinin olup olmadığına bakılmaksızın;
- Öncelikle borçlunun tüm vergi dairelerine olan muaccel borçlarına mahsup yapılması,
- Mahsup sonrası kalan bir tutarın bulunması hâlinde bu tutarın, borçlunun alacaklı amme idaresi olan Devletin gümrük mevzuatından doğan amme alacaklarını takiple görevli Ticaret Bakanlığı’na bağlı tahsil dairelerine bulunan muaccel borçlarına mahsup edilmesi,
- Bu mahsup sonrasında da iadesi gereken bir tutarın bulunması hâlinde borçlunun Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan ve 6183 sayılı Kanun’a göre takip edilen muaccel prim ve diğer borçlarına ödenmek üzere SGK’ya aktarılması
gerekmektedir.
Ayrıca reddiyata konu alacağa ilişkin devir, temlik, el değiştirme ve haciz işlemleri 6183 sayılı Kanun’un 23’üncü ve 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddelerinin hükümleri uygulandıktan sonra ve nakden iadeye konu bir tutarın bulunması hâlinde hüküm ifade edecektir. Yukarıda bahsedilen borçların bulunmaması veya söz konusu borçlara mahsuptan sonra kalan bir tutar bulunması hâlinde, bu tutarın mükellefe iadesi mümkün bulunmaktadır.
4. Gelir ve Kurumlar Vergisi ile İlgili Vergi Hatalarından Kaynaklanan İade İşlemleri
Fazla veya yersiz olarak vergi tahakkuk ettirilmesine neden olan vergi hatasının düzeltilmesi hâlinde, vergi hatası nedeniyle fazla olarak tahakkuk ettirilmiş verginin ödenmiş olması şartıyla, verginin mükellefe iadesi gerekmektedir. Vergi borçlarına mahsup talebi hâlinde bu talebin 429 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ekinde yer alan iade talep dilekçesi (1C) ile vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir. Mahsubu talep edilen vergi borçları için, mükellefin vergi hatasının düzeltilmesini ilgili vergi dairesine dilekçe ile haber verdiği tarih itibarıyla mahsup işlemi yapılmış sayılır ve mahsubu talep edilen vergi borçları için bu tarihten itibaren gecikme zammı hesaplanmaz. Nakden iadesi gereken bir tutarın bulunması hâlinde bu tutar, nakden iade aşamasına gelmiş tevkif yoluyla kesilen vergilerin iadesinde uygulanan esaslara göre red ve iade edilir.
5. Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Ödemelerinde Hak Sahibinin Vadesi Geçmiş Vergi Borcuna Mahsup İşlemleri
05.03.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 77 Sıra No.lu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliği ile ödeme belgelerinde vadesi geçmiş vergi borçları ile yasal tevkifat ve diğer kesintilerin mahsubu konusunda açıklamalar yapılmıştır. 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na dayanılarak yayımlanan Genel Tebliğ’de, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin ödemelerinde, hak sahiplerinin öncelikle vadesi geçmiş vergi borcu ile yasal tevkifat ve diğer kesintilerin mahsubuna ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Buna göre, hak sahibine ait hak edişin tamamına ilişkin ödeme süreci tamamlanıncaya kadar, hak sahibinin vadesi geçmiş vergi borcunu ve diğer kesintilerini karşılayacak tutara kadar olan kısmı için ödeme emri belgesi düzenlenerek mahsuben ödeme gerçekleştirilebilir. Mahsuben ödemenin gerçekleştirilebilmesi için;
- Vadesi geçmiş vergi borcunun mahsubunu isteyen hak sahibinden, ilgili vergi dairesi tarafından düzenlenmiş ve vadesi geçmiş vergi borcu tutarını gösteren belge talep edilir. Bu belge, İnteraktif Vergi Dairesi uygulaması üzerinden de alınabilir.
- Harcama birimince, mevcut veya temin edilecek ödenek karşılığında, hak edişin vergi borcunu ve diğer kesintilerini karşılayacak tutara kadar olan kısmı için oluşturulacak ödeme emri belgesine, ödemeye ilişkin kanıtlayıcı belgelerin tamamı ve vadesi geçmiş vergi borcunu gösteren belge eklenir.
- Harcama birimince ödeme emri belgesinin, muhasebe birimince muhasebe işlem fişinin açıklama alanına ödemenin vadesi geçmiş vergi borcu ve diğer kesintiler için yapıldığı belirtilir ve kanıtlayıcı belgeler (fatura vb.) üzerine de kısmi ödemeye konu tutar belirtilerek şerh düşülür.
- Mahsuba konu ödeme işleminde, faturanın e-fatura olarak düzenlenmesi hâlinde, harcama birimince, e-faturanın kağıt çıktısı alınıp, yetkilendirilmiş görevli tarafından “Bu e-fatura elektronik imzalı aslı ile aynıdır.” ibaresine yer verilir ve hak sahibinin vergi borcunun mahsubunda kullanılacağına ilişkin şerh düşülerek imzalanır.
- Muhasebe birimince, işleme konu ödeme emri belgesi ve eki kanıtlayıcı belgeler, hak edişin kalan kısmına ilişkin ödeme sürecinde kullanılmak üzere, işlem tarihini izleyen üç iş günü içerisinde iade edilir.
- Mahsuben yapılan vadesi geçmiş vergi borcu tahsilatı, genel bütçe kapsamındaki idarelerde hesaben; genel bütçe kapsamı dışındaki idarelerde ise nakden ilgili vergi dairesine gönderilir.
SONUÇ
Beyan esasına dayanan vergi sistemimizde mükellefin beyanname vermesi üzerine tahakkuk eden verginin ödenmesi esas olmakla beraber yine vergi kanunlarında yer alan bazı düzenlemeler gereğince mükelleflere yıl içinde fazla ödenen vergilerden veya istisnalardan kaynaklanan iadeler veya vergi hataları gibi sebeplerle mükelleflere vergi iadesi söz konusu olabilmektedir. Mükelleflerin vergi dairesinden olan iade alacaklarının mükellefin vergi borçlarına ve diğer kamuya olan borçlarına mahsuben iade edilmesi; mükellefin herhangi bir vergi borcunun veya kamu kurumlarına mahsup edilecek bir borcunun olmaması durumunda ise nakden iade edilmesi gerekmektedir. Mükelleflerin iade alacaklarının doğduğu anda, hiçbir borcu olmasa dahi gelecekte doğacak borçlarına mahsup talep etmesi de mümkün bulunmaktadır.
Hatta mükellefin tüm vergi dairelerinde vadesi geçmiş bir borcunun bulunmaması durumunda, iade alacağının gümrük mevzuatından doğan amme alacaklarına, yine iadesi gereken bir tutarın bulunması hâlinde borçlunun SGK’ya olan ve 6183 sayılı Kanun’a göre takip edilen vadesi geçmiş prim ve diğer borçlarına mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır. Yani mükellefin vergi dairesinden olan bir alacağını hemen kendisine nakden iade edilmesi öncesinde bu alacağın mahsup edileceği tüm kamu alacakları araştırılmakta ve mükellefin borcunun bulunmaması veya söz konusu borçlara mahsuptan sonra kalan bir tutar bulunması hâlinde, bu tutarın mükellefe iadesi mümkün olmaktadır.
Bu süreç, gayet makul ve doğru bir süreçtir; bir mükellefin kamuya borcu varken vergi kanunlarından kaynaklanan bir iadeyi hemen nakden hesabına aktarmak doğru değildir. Mükelleflerin dikkat etmesi gereken husus, iade doğuracak işlemler için süresinde vergi idaresine başvurmak ve borçları varsa mahsuben iade talebinde bulunmaktır. Ancak kamuya hiçbir borçları yoksa bu alacakları en kısa sürede nakden talep etmek de en doğal mükellef haklarından birisidir. Ayrıca, mükelleflerin vergi kanunlarından kaynaklanan vergi dairesinden olan iade alacaklarının mahsup edilebileceği borçlara ilişkin olarak Gelir İdaresinin internet sayfasında (www.gib.gov.tr/Rehber ve Broşürler) yayınlanan “Vergi İade Alacaklarının Mahsubuna İlişkin Rehberine” bakılmasında fayda vardır.