TÜRK HUKUKU KAPSAMINDA ELEKTRİKLİ ARAÇ ŞARJ İSTASYONU İŞLETMECİSİNİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Mehmet Ali KÜMÜŞ, Avukat | Rüya SOFİ, Avukat |
ÖZET
Birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi durumunda, birden sonraki işverenden elde edilen tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretlerin toplamı, Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü maddesinde belirtilen tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı (2019 yılı için 40.000,00 TL) aşıyor ise elde edilen tüm ücretler toplamının (ilk işveren ücreti dahil) yıllık beyanname ile beyan edilmesi zorunda olup ikinci dilimde yer alan tutarın aşılmaması halinde ise ücretler nedeniyle beyanname verilmesi söz konusu değildir.
Son dönemlerde birden fazla işverenden ücret geliri elde edilen kişilere vergi dairelerinden yazılar gittiği görülmekte olup, bu makalemizde birden fazla işverenden elde edilen ücretlerin vergisel boyutları izah edilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ücret, Gelir Vergisi, Birden Fazla İşveren, Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi.
GİRİŞ
Gerek son dönemlerde işçi çıkarmaları gerek çalışanın daha iyi koşullarda iş bulması gerekse grup şirketlerinde personel transferleri nedeniyle bir takvim yılında birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi söz konusu olabilmektedir.
Vergi mevzuatımızda tek işverenden elde edilen tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan ücretler için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak birden fazla işverenden ücret geliri elde edilmesi durumunda birden sonraki işverenden alınan ücretin toplamı Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde belirtilen tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşıyorsa (2018 yılı için 34.000,00 TL; 2019 yılı için 40.000,00 TL) elde edilen ilk işverenden alınan ücret dahil tüm ücret gelirleri için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekmektedir.
Birden fazla işverenden elde edilen ücretlerin Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan hükümlere göre vergilendirilmesi ve birden fazla işverenden ücret geliri elde eden kişilerin dikkat etmeleri gereken hususlar aşağıda izah edilmeye çalışılmıştır.
I. YASAL MEVZUAT
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde ücretin tanımı, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak yapılmış ve ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 62’nci maddesinde ise “İşverenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir…” denilmiş ve 94’üncü maddesinde de kimlerin hangi ödemelerden tevkifat yapacakları sayılmış olup, 1’inci bendinde hizmet erbabına ödenen ücretlerden 103 ve 104’üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ncı maddesinin (b) bendinde “birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103’üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler” için yıllık beyanname verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Mezkur Kanun’un uygulanmasına ilişkin yayımlanan 160 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde işverenler tarafından hizmet erbabına yapılan ücretlerin gayrisafi tutarları toplamının, Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesinde belirtilen haddi aşması halinde, bu ücret gelirlerinin yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerekeceği belirtilmiş ve vergilendirmeye ilişkin hususlar açıklanmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 63. maddesine göre, ücretin gerçek safi değerinin tespitinde aşağıdaki indirimlerin yapılması mümkün bulunmaktadır.
- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 190. maddesi uyarınca yapılan kesintilerle, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve benzeri kamu kurumları için yapılan kanuni kesintiler,
- Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde belirtilen sandıklara ödenen aidat ve primler,
- Sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50’si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler,
- Çalışanlar tarafından ilgili kanunlarına göre, sendikalara ödenen aidatlar.
Gayrisafi ücret tutarından yukarıda detayına yer verilen indirimler yapıldıktan sonra bulunan gerçek safi tutar üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 31. maddesinde yer alan indirimin yapılmasından sonra bulunan vergi matrahının, Gelir Vergisi Kanunu’nun 86’ncı maddesine göre ücret gelirinin beyan sınırını aşıp aşmadığının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Birden fazla işverenden ücret elde edilmesi halinde, birinci işverenden elde edilen ücretin hangisi olacağı çalışan tarafından serbestçe belirlenebilmektedir.
Temel olarak birden fazla ücret geliri elde edilmesi durumunda birden sonraki işverenden elde edilen ücret gelirinin Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde yer alan tarifenin ikinci dilimini aşması halinde ilk işverenden elde edilen ücret dahil olmak üzere toplam ücret geliri için yıllık beyanname verilmesi gerekmektedir. Ancak ülkemizde çok az sayıda mükellef tarafından ücret geliri için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerçeği mevcuttur.
II. SON DÖNEMLERDE YAPILAN UYGULAMALAR
Yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere, birden fazla işverenden elde edilen ücret gelirlerinin yasada belirtilen sınırlar çerçevesinde yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Ancak gerek birden fazla işverenden elde edilen ücret gelirleri için beyanname verilmesi hususu tamamen mükelleflerin beyanına tabi olduğundan gerek birden fazla işverenden ücret gelirinin tespitine yönelik bir kontrol mekanizması bulunmadığından ve gerekse ücretlilerin böyle bir yasal düzenlemeden haberi olmadığından çok az sayıda mükellef yıllık gelir vergisi beyannamesinde ücret geliri beyanında bulunmaktadır.
Tahminimizce muhtasar prim hizmet beyannamesinin uyumu süresince Sosyal Güvenlik Kurumu ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ortak yürüttüğü çalışmalar neticesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan sigortalılık bildirimleri Gelir İdaresi Başkanlığı sistemi üzerinden vergi daireleri tarafından görüntülenebilir hale gelmiştir. Bu kontrol mekanizması sayesinde hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret geliri elde edip etmediği hususu irdelenerek birden fazla işverenden sigorta bildirimi yapılan hizmet erbabı için yasada yer alan gelir vergisi beyanname verme sınırı kontrolü yapılarak belirtilen sınırın üstünde kalan mükelleflere gelir vergisi beyannamesi vermeme nedenlerinin sorulduğu izahat yazıları gönderilmektedir. Bu yazılara yanıt verilmemesi halinde idare tarafından re’sen gelir vergisi tarhiyatları söz konusu olabilmektedir. Mükellefler tarafından yapılan açıklamaya bağlı olarak vergi dairesi tarafından yıllık beyanname verilmemesi nedeniyle cezalı tarhiyatlar yapılmasının da muhtemel olduğunu değerlendirmekteyiz.
Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesinde, “Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez.” hükmü yer almaktadır.
Bu bağlamda, birden fazla işverenden gelir elde eden hizmet erbabından ilk işverenden sonra elde ettiği ücret toplamı 34.000,00 TL (2018 yılı için) tutarını aşanların Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan pişmanlık hükümlerinden faydalanarak yıllık gelir vergisi beyannamelerini vermelerinin uygun olacağını değerlendirmekteyiz. Aksi durumda, yapılacak kontroller neticesinde beyanname verilmediğinin vergi dairesi tarafından tespit edilmesi halinde vergi aslı ile birlikte vergi ziyaı cezası ödenmesi gündeme gelebilecektir.
III. AR-GE VE SERBEST BÖLGEDEN ELDE EDİLEN ÜCRETLERDE DURUM
5810 sayılı Kanun’un 7’nci maddesi ile değiştirilen ve 01/01/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesinin (b) bendinde, “Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85’ini yurtdışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.
5746 sayılı Kanun’un 16/2/2016 tarihli ve 6676 sayılı Kanun’la değişik 3’üncü maddesinde, “Kamu personeli hariç olmak üzere teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, teknogirişim sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde ve rekabet öncesi işbirliği projelerinde çalışan Ar-Ge ve destek personeli ile bu Kanun kapsamında yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve tasarım merkezlerinde çalışan tasarım ve destek personelinin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralı olanlar ile temel bilimler alanlarından birinde en az yüksek lisans derecesine sahip olanlar için yüzde doksan beşi, yüksek lisanslı olanlar ile temel bilimler alanlarından birinde lisans derecesine sahip olanlar için yüzde doksanı ve diğerleri için yüzde sekseni gelir vergisinden müstesnadır.” denilmektedir.
Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı, 02/11/2015 tarihli ve B.07.1.GİB.4.16.16.01-120[ÖZG-15/24]-230 sayılı özelgesinde, serbest bölgede istisna kapsamında elde edilen ücret gelirinin, birden fazla işverenden elde edilen ücret gelirinin beyanına ilişkin tespit edilen haddin hesabında dikkate alınmaması gerektiği yönünde görüş bildirmiştir.
Birden fazla işverenden elde edilen ücret gelirleri bulunan kişilerde birden sonraki işverenden elde edilen ücret gelirinin Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. maddesinde belirtilen tarifenin ikinci diliminde yer alan tutarı aşıp aşmadığının belirlenmesinde, kişilerin serbest bölgede yer alan kurumlardan istisna kapsamında elde ettikleri ücretlerin ya da Ar-Ge merkezine sahip işletmelerde Ar-Ge faaliyetleri nedeniyle elde ettikleri ücretlerin dikkate alınmaması gerektiği kanaatindeyiz. Bu noktada verilen özelgenin yerinde olduğunu değerlendirmekteyiz.
SONUÇ
Birden fazla işverenden ücret alan hizmet erbabının birden sonraki işverenden elde ettiği ücretlerin toplamı, Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü maddesinde yer verilen ikinci gelir dilimi aşmıyor ise herhangi bir beyanname verilemeyecek olup, birden sonraki işverenden elde edilen ücret gelirinin Kanun’un 103. maddesinde yer verilen ikinci gelir dilimi aşıyor ise ilgili yılda elde edilen ücret gelirlerin tamamının ilgili yılı takip eden yılın Mart ayının 25. günü akşamına kadar yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Eskiden bu yönde herhangi bir kontrol mekanizması bulunmadığından oldukça nadiren yıllık gelir vergisi beyannamesinde ücret geliri beyanında bulunulmaması nedeniyle tarhiyat yapılması söz konusu olmakta iken, Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan sigortalılık bildirimlerinin vergi daireleri tarafından görülebilir hale gelmesi ile vergi dairelerinden mükelleflere izahat yazıları gittiği görülmektedir. 01.01.2018-31.12.2018 döneminde birden fazla işverenden ücret geliri elde eden kişilerden birden sonraki işverenden elde ettikleri ücret geliri 34.000,00 TL’yi aşanların vergi dairesinden kendilerine yazı gelmeden önce Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesi çerçevesinde pişmanlık hükümlerinden faydalanarak yıllık gelir vergisi beyannamelerini vermelerinin menfaatlerine olacağını hatırlatmakta yarar görüyoruz.
İşbu yazı hakkında ek bilgi gerektiğinde bizlerle irtibata geçmenizi rica ederiz.
NAZALI VERGİ info@nazali.av.tr |
Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz